İliç’teki Siyanürlü Göçüğüne DEM Parti Heyeti Alınmadı

HABER: DİLAN KUTLU/ KAMERA: UĞUR DEMİRCİ

İliç'te meydana gelen siyanürlü liç göçüğüne dair incelemelerde bulunmak isteyen DEM Parti Eş Başkanı Tülay Hatimoğulları ve beraberindeki heyet İliç Çöpler altın madeni alanına alınmadı. Hatimoğulları, "Topraklarımızın, insanlarımızın, canlılarımızın, doğamızın katledilmesine müsaade etmeyeceğiz. Bu maden ocağı derhal kapatılmalıdır. Anagold kapatılmalıdır. Gelişigüzel ruhsat verilmiş diğer maden ocakları da derhal denetlenmeli, usulsüz olanlar derhal kapatılmalıdır. Bu denetim tek başına iktidar tarafından yapılmamalıdır; ilgili meslek odaları ve bağımsız uzman birimleri tarafından yapılacak denetimle gerçekleştirilmelidir. Aksi takdirde bu ve benzeri acı olayları daha fazla yaşayacağız" dedi.

Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeninde meydana gelen maden göçüğüne dair incelemelerde bulunmak isteyen DEM Parti Eş Başkanı Tülay Hatimoğulları ve beraberindeki heyet İliç Çöpler altın madeni alanına alınmadı.

Maden sahası önünde açıklamalarda bulunan Hatimoğulları, şunları söyledi:

"Şu anda Erzincan İliç Çöpler Köyü'nde, kaza diye lanse edilmeye çalışılsa da aslında bilinçli bir cinayetin olduğu noktadayız. Maden ocağının tam yakınındayız. Burada şu an bir sınır çizilmiş, daha ileriye gidemedik. Dün izlediğimiz görüntüler, insanın yüreğini de bilincini de darmaduman ediyor. Kanadalı şirketin, Türkiye'den Çalık Grubunun ortaklığıyla burada yürütmüş olduğu bu çalışma gerek yöre halkı gerekse de ekoloji hareketleri tarafından defalarca uyarılmıştır. Siyanürle altın aramanın insan sağlığına ve doğaya verdiği zararlarla ilgili çok sayıda açıklama yapılmıştır. Ancak bu açıklamaların hiçbirine itibar edilmemiştir. Çöpler'deki altın madeni defalarca dava konusu olmuş, çok sayıda itirazlar yükselmiş ve dava konusu olduğu halde görmezden gelinmiştir.

"İKTİDAR MADEN ŞİRKETLERİNE LEBLEBİ DAĞITIR GİBİ RUHSAT DAĞITTI"

Şimdi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olan Murat Kurum 2020'de aynı tesisin kapasite artırımı için ruhsat imzalamıştır. Daha önce bir sızıntı olduğu ortaya çıktığında yargının yürüttüğü tek işlem sadece Anagold'a 16 Milyon TL'lik para cezası kesmek olmuştur. Kanada'dan gelip burada Anadolu ve Mezopotamya topraklarını hiçe sayan bu şirkete peşkeş çeken iktidarın vurdumduymazlığını bir kez daha kınıyoruz. Son yıllarda leblebi dağıtılır gibi maden şirketlerine ruhsat dağıtıldı. Gelen ÇED raporlarının hiçbiri sağlıklı değildi. Bununla ilgili özellikle doğa savunucuları ve ekoloji hareketleri çeşitli açıklamalar yapmıştır. Her defasında köylülerin itirazları yükselmiştir. Ama ne yazık ki iktidar sermayeyi korudu, önünü açtı. Aslında bilim dışı olan birçok ÇED raporunun da hayata geçmesine olanak tanınmıştır. Leblebi gibi maden şirketlerine ruhsat dağıtan iktidara buradan bir kez daha sesleniyoruz. Dün yüreğimiz yandı. Dün o görüntüleri izleyip de sanırım rahatlıkla uyku çekebilecek bir insan tanımıyorum ama bu iktidar rahatlıkla uyku çekiyor.

"BEREKETLİ TOPRAKLARIMIZ SERMAYEYE PEŞKEŞ ÇEKİLİYOR"

İktidar bu ülkenin bereketli topraklarını, dağını, suyunu yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekiyor. Burada çalışan binlerce kişinin hayatı yok sayılıyor, önemsenmiyor. Bu işçilere insan gözüyle bakılmıyor. Göçük altında olan işçi sayısı şimdi açıklanan rakamlara göre 9 ama sayıya net olarak vakıf değiliz. Göçük altındaki 9 işçi kardeşimizin her birinin bir ailesi, sevdiği insanlar var. İşçilere, emekçilere insan gözüyle bakmayan sermayenin önü de zaten bu iktidar tarafından açılıyor. Bunu kabul etmiyoruz. Öte yandan bu topraklardan geçen ana fay hatları hiçbir biçimde hesaplanmamış. En büyük can kaybına uğradığımız depremin üzerinden daha sadece bir sene geçti.

"İKTİDAR DENETİMSİZLİKLE İLİÇ'TE GÖZ GÖRE GÖRE GELEN BİR CİNAYETE İMZA ATMIŞTIR"

Bu şekildeki maden ocaklarında dinamit patlatılıyor, birçok kimyasal ürün kullanılıyor. Bütün bunlar dikkate alınmadan maden şirketlerinin önü adeta iktidar tarafından açılıyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Bilim insanlarının konuyla ilgili yaptığı açıklamaya göre milyonlarca ton siyanür ve sülfürik asit bulunuyor bu toprakta. Kameraları kapatarak ya da bağımsız kurumların ve bilim insanlarının gelip incelemelerine izin vermeyerek bu gerçekliği değiştiremezsiniz. Bu, ikinci Çernobil vakasıdır bu ülkede. Keban Barajı, Fırat Nehri, Munzur ve Fırat Havzasının tamamı şimdi bu siyanürlü topraktan, bunun suya karışmasından etkilenmiştir, etkilenecektir. Yine uzmanların yaptığı açıklamaya göre kirliliğin Basra Körfezine kadar ulaşma olasılığı oldukça yüksektir. İktidar her ne kadar bunu küçük bir olaymış gibi, bir göçükmüş gibi anlatmaya çalışsa da teamülden verilen ruhsatlar ve denetimsizlikle burada göz göre göre gelen bir cinayete imza atmıştır. İktidar bundan arınamaz.

"MADEN OCAĞI DERHAL KAPATILMALIDIR"

İktidardan elbette yargı yoluyla da bunun hesabını soracağız. Ama insan hayatını, canlıların hayatını, doğayı hiçe sayan bu iktidarı halkımıza şikayet ediyoruz. Bizler soluduğumuz havanın en ufak zerresine, toprağın her zerresine, suyumuzun her damlasına sahip çıkacağız. Topraklarımızın, insanlarımızın, canlılarımızın, doğamızın katledilmesine müsaade etmeyeceğiz. Bu maden ocağı derhal kapatılmalıdır. Anagold kapatılmalıdır. Gelişigüzel ruhsat verilmiş diğer maden ocakları da derhal denetlenmeli, usulsüz olanlar derhal kapatılmalıdır. Bu denetim tek başına iktidar tarafından yapılmamalıdır; ilgili meslek odaları ve bağımsız uzman birimleri tarafından yapılacak denetimle gerçekleştirilmelidir. Aksi takdirde bu ve benzeri acı olayları daha fazla yaşayacağız. Buradan Erzincan halkına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. Sadece Erzincan'ı değil Basra Körfezi'ne kadar tüm bölgeyi etkileme olasılığı olan çok önemli ve üzücü bir olay yaşadık. Ümit ediyoruz ki şu an göçük altında kalan canlarımıza ulaşabilir ve onlardan olumlu haber alabiliriz. Ben tekrardan buradaki işçi kardeşlerimizin ailelerine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. Her zaman bu konudaki mücadelemizi ve dayanışmamızı sürdüreceğiz."